26 Temmuz 2013 Cuma

Boş zamanlarımda kitap okurum dedim, yalandı.

Extra zamanlarım olmuştur hep. Mesela herkes uyurken uyanık olduğum zamanlar. Böyle zamanlarda uyuyor olmak için kolyemi bile verirdim.

Yapacak çok işim yoktu bu sabah. Ezandan sonra gelmeyen uykumdan artık ümidi kesmiştim. Kalkıp duş aldım. Balkondan kediye peynir attım. O da sağolsun artistik hareketlerle teşekkürlerini belirtti. Dolaptan hurma aldım. 

Bir gün önce acilde uzun zaman geçirdiğimden, ertesi gün orucu yasaklanmıştı bana. Doktorlar, hemşireler, abim, annem, kız kardeşim el birliği ile çalıştı bu yasak için. Ama ben bunu sabah ezanı ile uyandığımda fark ettim. Bir gözüm kapalı, bir çorabım çıkmış vaziyette mutfağa koştuğumda öğrendim acı gerçeği. "Niye beni kaldırmadın lan!" diye feryad ettim kardeşime. Sustu, başını öne eğdi, desem kimse inanmaz. "Hastasın be kapa çeneni!" vb. cümlelerle teskin etti beni güzel kardeşim.

Yapacak pek işim yoktu bu sabah. Gittim aynaya baktım. Bembeyazdım. Sahi zaten beyazdım ya ben. Ee bunda şaşılacak bir şey olmamalı. Yanaklarım beyazdı, burnum beyazdı. Yüzümde leke de yok hani. Hiç sivilcem ve aknem yoktu bu sabah. Dove sabun işe yaramış olmalı. Dudağımda az önce yediğim hurmanın bir hücresi kalmıştı, o kadar.

Sol elim uyuşuk ve karıncalıydı. Zaten meçhul failim de beni sol elimden ısırmıştı.
Telefonuma baktım. Bu saatte in cin top oynuyordu anlaşılan. Telefon ekranımdan bu anlaşılıyordu. Sonra şarj aletimi koyduğum yerde bulamadım ve şarjım yine %10 du.

Boş bir zamanım vardı ve ben ne kitap okudum, ne müzik dinledim ne de film izledim.