24 Nisan 2018 Salı

Gençliğime Hitabe

18 yaşındaki Hatice Kübra’yla konuşma fırsatı bulsaydım keşke.. Yıllar yılları kovalarken, neredeyse 28 yaşıma girecekken, on yıl öncesine bir şeyler fısıldayabilseydim.. Neler geçiyor aklımdan, umutlarım, hayallerim, pişmanlıklarım..

Mesela üzülme Hatice Kübra derdim, sınav stresi dediğin şey boşuna. Bu kadar ciddiye alma, ne var yani bi dersten büte kaldıysan? Millet kaç senede bitiriyor da umrunda olmuyor.. Kasma derdim.

Ya da atandıktan sonra ailenden uzak kalmayı dert etme.. Tamam zor olabiliyor çoğu zaman, biliyorum. Ama geçiyor, alışacaksın. Hem yıllardır atanmayı hayal etmiyor muydun? Haline şükretmelisin.

Sonrasında eşinle, aile olma yolundaki aksaklıkları dert etme, derdim. Her evlilik hikayesinde illa ki pürüzler var. Sonuçta iki gönül bir oluyor değil mi?

Sağlık sorunları da herkesin başında, bir sen değilsin hasta olan-iyileşen..

Ha bir de, şu ağzından zehir kusanları derdim, ti’ye alma. Hemen hemen herkesin hayatında negatif, yaşam enerjisini emen tipler vardır. Her şeyden şikayet eden mıymıy şeyleri de at hayatından. Mesela ben şu yaşıma geldim, o şeylerin zerre kadar memnun olduğunu görmedim.

Hayattan mutluluk almak lazım, huzur lazım, neşe lazım.. (Sen çok akıllısın, çok hoş bir hanımsın :) kendimi de ne çok seviyorum yaa!) Unutma, sen Hatice Kübra’sın, ve Şeminur’un annesisin. Hiç kimsenin sahip olamayacağı bir şeye sahipsin, KENDİNE!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder