22 Eylül 2012 Cumartesi

Öleyazmak..

Elimde beyaz bir çiçek. Bir mezarlık çiçeği.. Az önce kopardım dalından, ayırdım yuvasından. Artık bana eşlik edecekti, öyle anlaştık. Üç ihlas, bir fatiha derken bir ses geldi sağdan "Anne, bu bebeği sulamamışlar." Dönüp bakmadım, bakamadım. O bebeğin kabrini sulamayanlara mıydı öfkem, bir anda duygularımı tepe takla eden küçük oğlan çocuğuna mıydı, bilmiyorum.

Yavaş yavaş ilerledim, birkaç daha okudum. Çok kalabalıktı. Herkes geçmişine okuyordu: yasin, tebareke, amme.. Ne olduğunu bilemediğim bir hal kapladı içimi. Kabristan ziyareti yapılmalı doğrusu, insan bir gün ben de geleceğim, diyor. Gerçi bidat olduğunu söyleyen de çok ama..

Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber.. (sav)

Ölümün kaçınılmazlığı ile, insani hayatta kalma duygusunu bir arada hissettiğimde oluyor ne oluyorsa! Sanki ortadayım, herkes bilmediğim bir havada etrafımda oynuyor ve ben ayak uydurmaya çalışıyorum gibi.. Ölüm çok yakın. Zaman az. Yapmam gereken o kadar çok şey var ki.. Temizlemem gereken günahlar.. Zaman bana dar geliyor, ben zamana geniş..

Beyaz çiçeğimle vedalaşmayacağım. Ona da alıştım artık. Alıştıklarıma veda ederken tek tek, elimde bir tek o kalacak. Ben herkesten koparken, o beni bırakmayacak. Sarılıp ağlamayacak, acıtmayacak, özlemeyecek.. Bana ait tek şey, ruhum, beyaz mezarlık çiçeği.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder